Makine sektörü, Ocak-Kasım döneminde ihracatını yüzde 25 artırdı
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Ocak-Kasım döneminde Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 21 milyar dolar oldu. Sektör, söz konusu dönemde ihracatını geçen yıla göre yüzde 25 oranında artırdı.
2021’nin ilk 11 ayı itibarıyla ihracatını bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25, 2019’un aynı dönemine göre ise yüzde 17 artıran makine sektörünün serbest bölgeler dâhil toplam ihracatı 21 milyar dolar oldu. Söz konusu dönemde 2,6 milyar doların üzerinde makine ihracatı yapılan Almanya’nın, serbest bölgeler hariç toplam makine ihracatı içindeki payı yüzde 14 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin makine ihracatının 11 ayda 1 milyar dolar eşiğini geçtiği ülkeler arasında ABD ve Birleşik Krallık da yer aldı.
“Uzak Doğulu rakiplerimizden pazar payı kapmayı sürdüreceğiz”
Aralık ayı sonunda İtalya ve Fransa’ya gerçekleştirilen makine ihracatının da 1 milyar dolar eşiğini geçeceğini ifade eden Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, sene sonunda 23 milyar dolarlık ihracat hedefinin yakalanacağını belirtti. Karavelioğlu, “Avrupa’ya makine ihracatımızda yılı yüzde 28’e yakın bir artışla tamamlayacağız. Böylelikle, ihracatımızın yüzde 60’ını yapar hale geldiğimiz Avrupa’da, Uzak Doğulu rakiplerimizden pazar payı kapmayı sürdürmüş olacağız” dedi.
“Fransa’nın ihracatı son iki yılda yüzde 6 geriledi”
Makine ihracatının yüzde 55’ini üyeler arasındaki iç ticaretten elde eden AB’de, büyük makine imalatçısı kabul edilen ülkelerin ihracatının 2019 seviyelerine dönmekte zorlandığına dikkat çeken Karavelioğlu, şunları söyledi: “Almanya ve İtalya’nın ihracatı iki yılda yüzde iki bandında artarken, Fransa’nın ise yüzde 6 geriledi. Oysa biz pandemi etkisinden bağımsız olarak, 2019 yılına göre 2,8 milyar dolar fazla ihracat yapıyoruz ve ülkemize önemli bir katkı sağlıyoruz. Yerli makine imalatının her coğrafyada desteklendiği, tarife dışı engellerin çeşitlendiği ve yaygınlaştığı bu dönemde ihracatı sürekli kılmanın yolu fiyat rekabetinden değil, teknoloji ve güven rekabetinden geçiyor. Birim ihracat fiyatlarımızdaki artışın büyük kısmı lojistik ve emtia maliyetlerinden değil, makine imalatçılarımızın hızla artan itibarından kaynaklanıyor.”
“Rusya’da önemli fırsatlar olduğuna inanıyoruz”
İhracatlarını üretimle değil re-exportla artıran Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerin pazarlarındaki aktivitelerini güçlendirmeyi planladıklarını aktaran Karavelioğlu, bu yıl yüzde 35’in üzerinde ihracat artışı sağlanan Rusya’ya yönelik faaliyetlerine de tekrar hız verdiklerini dile getirdi. Kutlu Karavelioğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Rusya’nın gerek inşaat, tarım ve gıda gibi sektörlere yönelik genel makinelere, gerekse karbon-nötr içerikli makinelere olan talebi artarak devam edecek. Burada önemli fırsatlar olduğuna inanıyoruz ve ihracatçı firmalarımıza, bu coğrafyaya özel stratejiler geliştirmelerini tavsiye ediyoruz. Rusya ve Türkiye arasında kurulacak bir makine köprüsü, güçlü ve istikrarlı ilişkiler geliştirmenin önemli bir aracı olur. Rusya gibi, hemen her makine dalı için büyük potansiyel sunan Özbekistan ve Kazakistan’da da sektörümüzün gücünü sergileyen çalışmalarımız artarak sürecek.”
“Makine ve teçhizat üretimimiz artıyor”
Makine ve teçhizat yatırımlarında üst üste yedi çeyrektir devam eden büyümeyi de değerlendiren Karavelioğlu, “Türkiye’ye yönelik ilgi ve ilave tedarik talebi, birçok sektörde yeni kapasite yatırımlarını beraberinde getirdi. Sürdürülebilirlikle uyum ve dijital dönüşüm konusundaki adımlar da yatırımlara olumlu yansıdı. Son yedi çeyrekte 230 milyar doların üzerinde makine teçhizat yatırımı gerçekleştirildi. İhracattaki artışa ve yurt içindeki yatırımların hızına bağlı olarak, makine ve teçhizat üretimimiz artıyor. Geçen yılki yüzde 9’luk artışın üzerine, bu yılı da yüzde 30 dolayında bir üretim artışı ile kapatacağımız görünüyor” diye konuştu.
“Döviz kurundaki artış yatırımlardan daha fazla makine ithalatını etkileyecek”
Yüksek döviz kurunun sebep olacağı maliyet artışından bağımsız olarak, iki yılda üst üste yüzde 21 ve yüzde 30 büyümeye bağlı kapasite bolluğu nedeniyle yatırımlarda bir yavaşlama olmasının beklendiğine dikkat çeken Karavelioğlu, şunları ifade etti: “Pandemi döneminde geliştirdiğimiz verimlilik ve teknoloji yatırımlarımız, iç pazardaki muhtemel daralmayı ihracatla aşmamızı sağlayacak güvenilir bağlantılar kurmamızı sağladı. İhracat fiyatlarımız hızlı artarken, yurt içinde ise yıllık fiyat artışı endeksi gözetildi. Döviz kurundaki artış yatırımlardan daha fazla makine ithalatını etkileyecek. Yeşil ve dijital odaklı İkiz Dönüşüm’de geri kalmamak ve ihracatta yakaladığımız ivmeyi sürdürebilmek hedefi doğrultusunda, makine teçhizat yatırımlarının yeni yılda da devam edeceğini, yerli imalatçılarımızın burada bir boşluk oluşmasına müsaade etmeyeceklerini düşünüyoruz. Sanayicilerimize 2022 yılı ihtiyaçları için yerli makine imalatçılarıyla iş birliği fırsatını zaman kaybetmeden değerlendirmelerini öneriyoruz. Bir başka deyişle; makine ithalatının hız keseceği, fakat ihracatın güçlü bir şekilde artmaya devam edeceği bir 2022 bekliyoruz.”
“AB’ye daha fazla yetkinlik aktarmamak konusunda çok dikkatli olmalıyız”
Üretimde meydana gelen bölgesel ayrışmaların yılın son iki çeyreğinde belirginleştiğine ve söz konusu durumun da gelecek yılın dış ticaret verilerinde görülür yansımaları olacağını kaydeden Kutlu Karavelioğlu, “Çin’in makine üretim artışındaki aşağı yönlü trend; fosil yakıtlara yönelik sınırlamalar, teknoloji şirketlerine yönelik tedbirler veya orta sınıfa yönelik destekler gibi çeşitli iç sorunlara bağlanıyor. Makine üretimini yüzde 11 artıran ABD ile yüzde 14 artıran AB ise, 2019 üretim rakamlarına henüz yeni yeni ulaşıyor. Buna rağmen, kapasite doluluklarının yüzde 85’i aşmış olması da işletmelerin pandemide önemli hasar aldıklarını gösteriyor. Gelecek yıl için Avrupa mühendislik endüstrilerinin ciro artış tahmini yüzde 3,9 olarak belirlenirken, makina imalatında yüzde 4,9 olarak hesaplandı. Yüksek enflasyon dikkate alındığında bu veriler bir yavaşlamayı işaret ediyor; nitelikli insan kaynağı sorunları ve yeni varyantların tehdidine bağlanıyor. Yeni yatırımlardan sonra yüzde 25’e yakın kullanılabilir müsait kapasiteye sahip hale gelmiş Türkiye için bu süreç önemli bir fırsat. Başta mühendislerimiz olmak üzere, yetişmiş insan gücümüzü transfer etmeyi yöntem ve alışkanlık haline getirmiş AB’ye daha fazla yetkinlik aktarmamak konusunda çok dikkatli olmalıyız. Yeşil ve dijital dönüşümün makine ihtiyacı, lüzum duyulacak fonları temin edecek idari ve ticari mekanizmalar netleştikçe büyüyecek; başta Ar-Ge ve yazılım olmak üzere nitelikli istihdama gereksinim de hızla artacaktır” diyerek sözlerini noktaladı.