Makine Haber

Koronavirüs günlerini atlatmak için şirketlere yönelik 5 yönetim tavsiyesi

Türkiye’de kurulan yeni şirketlerin yaşam sürelerine bakıldığında, yüzde 80 gibi çok önemli bir bölümünün ilk 5 yıl içinde iflas ettiği görülüyor. Günümüzde, değişen dünyanın gerekliliklerine ayak uyduramayan ve nakit akışını doğru yönetemeyen şirketler, ekonomik değişimlerden de olumsuz etkilenerek yok oluyorlar.

  • 23 Mart 2020
Koronavirüs günlerini atlatmak için şirketlere yönelik 5 yönetim tavsiyesi

Fatih KURAN
Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı
Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi, etkilerini her alanda sürdürmeye devam ediyor. Koronavirüs günlerinde öncelik her ne kadar sağlık konusunda olsa da, bu dönemi ekonomik açıdan kazasız belasız atlatabilmek de önemli.
Herkesin gözünün kulağının küresel salgın ile ilgili gelişmelerde olduğu bugünlerde, öncelikle soğukkanlılığımızı koruyup asla panik yapmamalıyız. Kararlarımızı almadan önce; objektif bir durum tespiti yapabilmek ve alacağımız kararların kısa-orta ve uzun vadede getirebileceği sonuçları ön görebilmek çok önemli. Genel kanaatim; alınan ani kararların nadiren olumlu sonuç doğurduğu şeklinde olduğundan, önemli kararları almadan önce ince eleyip sık dokumalıyız.
Türkiye’de kurulan yeni şirketlerin yaşam sürelerine bakıldığında, yüzde 80 gibi çok önemli bir bölümünün ilk 5 yıl içinde iflas ettiği görülüyor. Günümüzde, değişen dünyanın gerekliliklerine ayak uyduramayan ve nakit akışını doğru yönetemeyen şirketler, ekonomik değişimlerden de olumsuz etkilenerek yok oluyorlar. İş planlarını sürekli yenileyen ve çağdaş bir yönetim felsefesi benimseyen şirketler ise, kriz ve değişimleri fırsata çevirip yollarına emin adımlarla devam edebiliyorlar. “
Kriz dönemini daha rahat atlatabilmek ve belki de fırsata çevirebilmek adına şirketlere 5 tavsiye şöyle sıralanabilir:

1. Nakit akış yönetimi:
Türkiye’deki pek çok şirket, nakit akışlarını nasıl yöneteceğini maalesef tam olarak bilmiyor. Bu konuda çalışma yapmak, finans ve muhasebenin sentezlenmesi gereken özel bir uzmanlık konusu olduğu için, çoğu orta ölçekli şirket böyle bir kapasiteye sahip de değil. Türkiye’deki bankaların önemli bir kısmı ile yaptığım çalışmalarda ortak kanaat, şirket iflaslarının veya zora girmesinin en önde gelen nedenlerinin başında nakit akışında yaşanan sıkıntıların geldiğidir. Gelir tablosundaki kârın aslında muhasebesel bir değer olduğunun farkında olmayan şirketler, kâğıt üzerinde para kazanıyor olsalar bile; gerçek de nakit akışı sıkıntısı yaşayabilmekte ve durumu yönetemeyen şirketler de iflasa doğru sürüklenmektedirler. Başka bir deyişle; kâr eden bir şirketin nakit akışında sıkıntı olabileceği gibi tam tersi de mümkündür. Amortisman, KDV, kredi ana para geri ödemeleri ve tahakkuklar gibi kalemler gelir ve nakit akış tablolarının farklı performanslar göstermesine neden olur. Her ne kadar şirket için kâr önemli olsa da, asıl performans nakit akışında belli olur. Nakit akışı fiili durumu yansıtır. Reel olarak şirketin cebine giren ve çıkan nakit hareketleri üzerinden hesaplama yapıldığı için gerçek durumu yansıtır. Büyük veya küçük ölçekli olduğu fark etmeksizin her işletme için önemli olan nakit akışı yönetimi ancak doğru şekilde yapıldığı takdirde; uzun vadeli, başarılı ve sürdürülebilir büyüme ile kârlılık söz konusu olabilmekte ve şirketlerin devamlılığı garanti altına alınabilmektedir. Kriz dönemlerinde şirketlerin likidite bakımından güçlü olması büyük bir avantajdır. Nakit akışınızı güçlendirmeye ve likiditenizi artırmaya çalışın.

2. Karar almak:
Sıkıntıların ve stres katsayılarımızın fazla olduğu bu dönemde, sakin kalmaya ve itidalli kararlar almaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Durumumuzu soğukkanlılık ile analiz etmeli ve kısa, orta, uzun vadede etkisini gösterecek sağlıklı tedbirler almak durumundayız. İşletme körlüğü yaşıyor olabiliriz ve dışarıdan daha objektif gözle durum değerlendirmesi yapabilecek danışmanlarla çalışmayı değerlendirebiliriz. İyi bir danışman şirket; iş modeli geliştirmekten kârlılık analizlerine, maliyet optimizasyonuna ve nakit akış yönetimine kadar pek çok alanda şirketlere ekstra faydalar sağlayıp vizyonunu geliştirebilir.
Kriz dönemleri fırsatlar barındırsa da, uzun vadeli karar almak için uygun zamanlar değildir. Kriz dönemlerinde riskler çok daha fazladır ve ileriye yönelik projeksiyon yapmak çok daha zordur. Uzun vadeli kararlarınızı erteleyin. Mutlaka bir karar almanız gerekiyor ise, sizi uzun vadede bağlayacak nitelikte olmamasına özen gösterin. Bununla beraber, bu dönemde özellikle gıda, bilişim teknolojileri, e-ticaret, perakende, sağlık ve ihracata dayalı sektörlerde şirketler için ekstra fırsatlar söz konusu olabilir. Bu tip şirketler önlerini özellikle satış ve gelir yaratma itibari ile daha uzun vadeli görebilecek güçlü bir pozisyona sahiplerse, kararlarını daha uzun vadeli alabilirler.

3. Kur riski yönetimi:
Krize bağlı alınan parasal genişleme tedbirleri gelecekte kur artışlarına neden olabilir. Bu nedenle, kur riski yönetimine her zamankinden daha fazla dikkat etmek gereklidir. Kur riski yönetiminin en temel prensibi doğal korunmadır. Gelirleriniz ile giderlerinizin aynı para birimi üzerinden olmasıdır. İhracat yapan bir şirketseniz ve döviz bazında borçlandıysanız kurların artmasından çok fazla etkilenmeyeceksiniz; hatta TL olan maliyetleriniz varsa döviz bazında değer kaybettiği için ekstra kâr ediyorsunuz demektir. Eğer gelir ve giderlerinizin para birimleri aynı değil ise, ‘forward’ gibi finansal enstrümanlar kullanıp kur riskini yönetmeniz gerekir.

4. Paranın zaman değeri:
Bugün elinize geçecek olan paranın değeri ileride alacağınıza göre daha yüksektir. Buna ‘paranın zaman değeri’ denilir ve alışveriş yaparken mutlaka hesaplanması gereklidir. Özellikle faizlerin yüksek olduğu dönemlerde, paranın zaman değeri hesabını yapmak daha büyük önem taşır. Bir malı standart olarak 3 ay vadeli satıyorsanız ve peşin satışta ne kadar iskonto verebileceğinizi hesaplamak istiyorsanız, elinize peşin para geçtiği zaman getirisinin ne olacağı üzerinden hesap yapabilirsiniz.
Örneğin; vadeli satış fiyatı: 1000 TL, vade (n): 3 ay, fırsat maliyeti (vade farkı veya faiz) (i): % 2 (aylık) ise,
Peşin satış fiyatı = Vadeli satış fiyatı / ( 1 + i) ^n = 1.000 / ( 1 + %2)^3 = 942.32 TL şeklinde hesaplama yapılır.
Yukarıdaki örnekte, fırsat maliyetiniz arttıkça daha fazla iskonto yapabilirsiniz. Fırsat maliyeti peşin parayı alıp işinize yatırmak ve para kazanmak şeklinde olabileceği gibi, kredi geri ödemeleri için de değerlendirilebilir. Peşin parayı alıp kredi kapatacaksanız, bu takdirde fırsat maliyetini aylık kredi faizi olarak düşünebilirsiniz.

5. Maliyetleri azaltmak:
Kriz dönemlerinde ilk akla gelen hususlardan biri maliyetleri azaltmaktır ki; tasarruf etmek anlamında maliyet düşürmek doğru bir yaklaşımdır. Bununla beraber; satış, pazarlama, reklam ve tanıtım faaliyetleri gibi işinizin artmasına direkt etki edebilecek kalemlerden kesmeye çalışırsanız, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Maliyet optimizasyonu yaparken en başta değindiğimiz gibi, soğukkanlı davranmamız ve neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde doğru kalemlerden tasarruf etmeye odaklanmamız gerekir. Özellikle eleman çıkarma konusunu aceleye getirmeyin. Çıkartacağınız kişi kadar, geride kalacak olan şirket personeli üzerindeki olumsuz etkisini de hesaba katın. Kriz döneminden şirket olarak tek parça çıkmanız durumunda yaratacağınız aidiyet duygusunun olumlu etkilerini de dikkate alın. Eleman çıkartmak kaçınılmaz bir karar ise, öncelikle kişilerin liyakatını dikkate alarak karar verin.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ