Kaybolan işlerin yerine yeni ve daha fazla iş fırsatı doğacak

McKinsey Türkiye ve McKinsey’nin iş ve ekonomi araştırma kolu McKinsey Global Enstitüsü iş birliği ile hazırlanan ‘İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü’ adlı rapor; otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerle birlikte yaşanan değişimi ve bunun işgücü üzerindeki etkilerini inceliyor.

  • 14 Ocak 2020
Kaybolan işlerin yerine yeni ve daha fazla iş fırsatı doğacak

McKinsey Global Enstitüsü, ‘dijital teknolojilerin benimsenmesi’ni gelecekteki ekonomik büyümenin en önemli faktörü olarak görüyor. Araştırmalara göre, 2030 yılına kadar potansiyel verimlilik artışının yüzde 60’ı söz konusu alandan gelecek. Türkiye için de durum farklı değil. Otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerin ülke ekonomisini güçlendirme potansiyeli var. Bu potansiyeli gerçekleştirmek için işgücü ile ilgili fırsatların ve zorlukların iyi anlaşılması, Türkiye’deki işgücünün yaklaşmakta olan dönüşüme hazırlanması açısından son derecede önemli.
McKinsey Türkiye ve McKinsey Global Enstitüsü’nün ortaklığı ile hazırlanan ‘İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü’ adlı raporda, 800 meslek ve 2 bin iş aktivitesi 18 yetkinlik bazında analiz edildi ve her bir aktivite için detaylı otomasyon potansiyeli belirlendi. Ülke geneline ait ayrıntılı meslek ve maaş verileri ile eğitim, enerji, alt yapı, teknoloji ve makroekonomiyle ilgili Türkiye’ye özgü göstergeleri de içeren zengin bir veri seti kullanıldı. Çıkan sonuçlar, 46 ülke sonuçları ile kıyaslandı. Çalışma, en büyük 15 sektör için detaylandırıldı. Sonuçları yorumlamak, olası etkilerin netleştirilmesini sağlamak ve paydaşlar tarafından atılabilecek potansiyel adımlar ile ilgili fikir alışverişinde bulunmak için iş dünyası, akademi çevreleri, medya, sivil toplum ve kamu temsilcileriyle görüşmeler yapıldı.

10 meslekten 6’sı, yüzde 30 oranında otomatize edilebilir durumda
McKinsey’nin paylaşmış olduğu verilere göre, dünya genelinde mevcut teknolojiler işlerin yüzde 50’sinin otomasyonla yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte. Türkiye’de mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı, yüzde 30 oranında otomatize edilebilir durumda. Bu doğrultuda çalışma, 2030 yılına kadar Türkiye genelinde ortalama yüzde 20-25’lik bir otomasyona geçiş seviyesini temel alarak gerçekleştirildi.
Söz konusu çalışmalar ışığında, Türkiye’nin gelecek 10 yıl içerisinde otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler ile 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli olduğu öngörülüyor. 7,6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşebilecek ve 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecek. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1,8 milyon iş oluşturulabilecek. Örneğin; dijital hizmet tasarımcıları, sürdürülebilir enerji uzmanları, siber güvenlik uzmanları ve yapay zeka destekli sağlık bakım teknisyenleri gibi yeni rollerin yaygınlaşması bekleniyor.

Değişim tüm çalışanları etkileyecek
Söz konusu değişim tüm çalışanları etkileyecek. Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin, mevcut mesleğinde teknolojiden tam olarak yararlanması için yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Yeni yetkinlikler kazanma ve meslek değişimi nedeniyle otomasyon ve dijitalleşmenin etkisinin 7,6 milyon çalışan üzerinde daha fazla olması bekleniyor. Bu grup içerisinde 5,6 milyon kişinin farklı yetkinlikler geliştirerek rolünü değiştirmesi ve 2 milyon kişinin farklı sektörlerde çalışmak ya da yeni meslekler edinmek için yetkinlikler kazanması gerekecek. İşgücüne yeni katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli yetkinliklerle donanımlı olması önemli olacak.
2030 yılında, öngörülen yetenek dönüşümü gerçekleştiği takdirde, en büyük yetkinlik gelişiminin yüzde 63 oranı ile teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Sosyal yetkinliklerde yüzde 22 ve ileri seviye bilişsel yetkinliklerde yüzde 7 artış beklenirken; temel yetkinliklerin ve fiziksel yetkinliklerin sırasıyla yüzde 10 ve 8 oranında daha az kullanılacağı öngörülüyor. Dolayısıyla, çalışanların teknoloji yetkinlikleri ile sosyal yetkinliklerini geliştirmeleri büyük önem taşıyor. Duygusal zeka, yaratıcılık, yeniden öğrenme, girişimcilik, empati kurma, ileri iletişim ile teknolojiyi kullanma, ileri veri analizi ve teknoloji geliştirme gibi yetkinliklerin ön plana çıkması bekleniyor.

Kendi: “Otomasyon teknolojileri işlerin yüzde 50’sini etkileyecek”


Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi, araştırmanın Türkiye için büyük önem taşıyan yetenek dönüşümüne farklı bir bakış açısı sağladığını belirtti. Kendi, şunları aktardı: “Araştırmalarımız, mevcut otomasyon teknolojilerinin küresel ölçekte işlerin yüzde 50’sini etkileyebileceğini ve kaybolan işlerin yerine yeni ve daha fazla iş fırsatının doğacağını gösteriyor. Türkiye için de benzer bir durum söz konusu; dinamik nüfusu, güçlü kaynakları ve teknolojiyi benimseme oranıyla ülkemiz önemli bir gelişim yaratma potansiyeline sahip. Analizlerimize göre, Türkiye’nin yeni çağın fırsatlarını doğru kullanması ve dijital teknoloji yatırımlarını zamanlı şekilde hayata geçirmesiyle 2030 yılına kadar 3 milyondan fazla yeni iş yaratma potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyeli gerçekleştirmeye yönelik olarak, ülke genelinde ve farklı sektörler için stratejik çalışmalar hayata geçirilmeli.”

“Türkiye’nin güçlü potansiyeline ulaşacağına inanıyoruz”
McKinsey Global Enstitüsü ile birlikte dijitalleşmenin Türkiye’ye ve iş ortamına etkilerini ortaya koyan bir çalışma gerçekleştirdiklerini dile getiren Kendi, “Bu çalışma; veriye dayalı olarak otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerin mesleklere ve işgücü ihtiyacına olan etkisini farklı sektörler için ortaya koyuyor. Türkiye’deki tüm paydaşlar için heyecanlı ve aynı zamanda zorlu bir süreç bizi bekliyor. Raporumuz; şirketler, birlikler, devlet ve kamu kurumları, eğitim kurumları, bireyler ve liderler için alınabilecek aksiyonları da sunuyor. Bu rapor ve farklı kurumlarla yaptığımız çalışmalarla, ülkemizin yetenek dönüşümü yolculuğuna sunduğumuz hizmetleri derinleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz ve Türkiye’nin güçlü potansiyeline ulaşacağına inanıyoruz” dedi.

Özsavaşcı: “Tüm tarafların ortak hareket etmesi gerekiyor”
Araştırma çalışmasının en güçlü çıktısının tüm tarafların ortak hareket etmesi gerekliliği olduğunu ifade eden McKinsey & Company Ortağı Pınar Gökler Özsavaşcı ise, şunları aktardı: “Türkiye’nin dijital çağa geçişine ve yetenek dönüşümüne değinen bu çalışmamız kapsamında, tüm paydaşlar için potansiyel inisiyatifler ortaya koyduk. Türkiye’de şirketlerin, stratejik işgücü planlarını ve kapsamlı yetenek dönüşüm programlarını oluşturmaları ve yeni nesil çalışma modellerine geçmeleri gerekiyor. Devlet ve kamu kurumları ise, ülke genelinde stratejik işgücü planlaması yaparak önceliklerini ve vizyonunu çizmelidir. Dijitalleşme ve yetenek dönüşümünü hızlandıracak merkezi koordinasyon mekanizmalarını etkinleştirmek önem taşıyor. Bunun yanında, yetenek dönüşümü için gelişim ve teknoloji merkezleri oluştururken, yetenek geliştirme programları için de teşvikler sunulabilir. Eğitim kurumları, ihtiyaç olan yeni yetkinliklere yönelik olarak eğitim modellerini güncellemeli, öğrenme deneyimini iyileştirmeli ve yaşam boyu öğrenme becerisini geliştirmeli. Bireyler ve liderler ise, bu dönüşümde sürekli kendini geliştirmeli, özellikle de sosyal ve teknoloji yetkinliklerini geliştirme fırsatlarını aktif olarak değerlendirmeliler. Yaşam boyu farklılaşabilen esnek kariyer yollarına kendilerini hazırlamalılar.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ