Yol ayrımına gelen üniversitelerin parlak dönemi sona eriyor

Küresel pandemide 100 yıllık geleneklere veda eden yüksek öğrenim sektörünün geleceğini araştıran KPMG’nin hazırladığı rapora göre, yol ayrımına gelen üniversitelerin parlak dönemi bitiyor. Özellikle dünyanın en büyük üniversiteleri yol ayrımında; ya geleneksel kalacaklar ya da yeni eğitim modellerini sisteme dâhil edecekler.

  • 27 Ocak 2021
Yol ayrımına gelen üniversitelerin parlak dönemi sona eriyor

Pandemi nedeniyle çok kısa sürede radikal dönüşümler geçiren sektörlerden biri de eğitim. Tüm dünyada ülkeler ilk ve orta öğrenimi düzene koymaya çalışırken; sistemin bir sonraki halkası üniversiteler kritik bir kavşağın eşiğindeler. Pandeminin dünyada yüksek öğrenimi nasıl değiştirdiğini araştıran KPMG’nin hazırladığı rapora göre, gelişmiş dünyada 20’nci yüzyılın ortalarından beri yüksek öğrenimin odağı olan üniversitelerin ‘altın çağı’ sona eriyor.

Raporda dikkat çeken bulgular:
KPMG’nin hazırladığı raporda dikkat çeken bulgular ve bazı başlıklar şöyle:
⦁ 1960’lardan bu yana toplumlarda önemli yeri olan üniversitelere verilen geniş destek sarsılıyor. Yüksek maliyetlere bağlı yüksek ücretler ve bu bedelin karşılığı sorgulanıyor.
⦁  Geleneksel üniversiteler kritik eşiğe yaklaşıyor. Toplumdaki değişime ve ihtiyaçlara paralel olarak; yeni tür yapılara dönüştürüp dönüşmeyeceklerine, daha fazla verimlilik ve daha fazla yetenek arayışında mevcut operasyonlarını optimize edip etmeyeceklerine karar vermeleri gerekiyor.
⦁ Enflasyonun üzerinde artan eğitim ücretleri, yükselen öğrenci borçları fırsat eşitliğini zedeledi. Yoksul öğrenciler eğitim ücretlerini karşılayamıyor ve ödeyemeyecekleri borçların altına giriyor.
⦁ Öğrenciler, ödedikleri yüksek ücretlere rağmen birçok okulda kadrolu öğretim üyeleri değil yardımcı eğitimcileri görüyor.
⦁ Bu durum, pahalı ve parlak üniversitelerin üzerine gölge düşürdü. Çünkü, kimse bu üniversitelere şu andakinden daha fazla ödemek istemiyor.

İşe alım kriterleri değişti
⦁ İşveren tarafında da durum karışık. Ekonomik değişim hızlandıkça, endüstri üniversitelerden gelen yeni mezunları eğitmek yerine işe hazır insanları tercih ediyorlar. Birçok işveren için; üniversitelerin doğrudan öğretmediği sosyal beceriler, duygusal zeka, takım çalışması, iletişim ve zaman yönetimi gibi kriterlere sahip adaylar daha şanslı.
⦁ İngiltere’de yüksek öğrenim gören her beş kişiden birinin maliyetinin, gelecekte kazanılacak paranın altında kalacağı hesaplanıyor. Yani bu para üniversite eğitimine harcanmasaydı; bu öğrencilerin mali durumları daha iyi olacaktı. İngiltere’de 2020’de yapılan bir araştırmaya katılanların yüzde 61’i, bir lisans diplomasının 10 yıl öncesine göre daha az değerli olduğunu söylüyor.

Mesleki eğitime dönüş trendi
⦁ Yüksek öğrenimin ücretli olduğu birçok Avrupa ülkesinde ebeveynler, çocuklarının üniversiteye gitmesini istiyorlar; ancak, eve tesisatçı çağırmaya paraları yetmiyor. Çünkü, beceri eğitimi ve çıraklık yüksek öğrenimdeki genişleme nedeniyle geri plana atıldı. Orta öğrenim sonrası yüksek öğrenim ve mesleki öğrenim planlamaları arasında ciddi dengesizlikler var.
⦁ Gelecek; her sektörde olduğu gibi beklenmedik anda ve erken geldi. Dünyada birçok üniversite Şubat 2020’de kapatıldı ve halen açılmadı. Toplumların geleceği sayılan üniversiteler, ülkeleri kurtarma paketlerinde önceliği alamadılar. Online eğitime karşı çıkan birçok akademisyen, hızla çok sayıda dersi çevrimiçi vermeye başladı. Üniversiteler birçok sektör ve kuruluşun geçirdiği dönüşümü inceleyerek, daha iyi uygulamalarla kendi süreçlerini yapılandırabilirler.
⦁ Teknolojik değişim ve yeni çalışma dünyası, ortaöğretim sonrası eğitim türleri için yeni beklentiler ortaya çıkarıyor. Demografik değişim muhtemelen çoğu liberal demokraside daha küçük yerel öğrenci gruplarının oluşmasına neden olacak.
⦁ Çin, yerel üniversite sistemini bir eğitim modeli olacak şekilde hızla geliştiriyor. Hindistan, orta öğretim sonrası kurumlarına büyük yatırım yapıyor. Uluslararası talep, geleneksel üniversite eğitiminden mesleki ve pratik kurslarla yeteneklerini geliştiren teknik insanlara kayıyor.

Karma gerçeklik kampüsleri
⦁ Tüm iddialar ve tahminler, yüksek öğrenimin tekdüzelikten büyük çeşitliliğe geçeceğini işaret ediyor. Fiziksel olarak; gerçek kampüsler, artırılmış kampüsler (karma gerçeklik ve analog dünyanın birleştiği yer) ve sanal öğrenme ortamlarının karışımını göreceğiz.
⦁ Eğitimsel olarak, içerik ve sunumla ilgili çok daha fazla deneyime tanık olacağız. Bu çeşitliliğe, bireysel öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılama arayışı yön verecek.
⦁ Kişiselleştirilmiş öğreniminin kalitesi, kurumsal başarının anahtarı olacak.
⦁ Dönüşüm sadece müfredat, eğitimin devamı, öğrenci desteği ve araştırmayla sınırlı kalmayacak. Arka ofis, işletme modeli, teknoloji ve temelde her organizasyonda bulunması gereken esneklik ve çeviklik gibi yeteneklerin toplamı da dönüşümün parçası. Bu yeteneklere yüksek seviyede sahip olan kurumlar, yıkımdan kurtulmak ve yeni sistemi yaratmak konusunda çok daha donanımlı olacaklar. Daha verimli ve daha düşük maliyetli bir yapı mümkün. Buna karşılık yüksek öğrenim kurumları, öğrenme ve araştırma için daha fazla kaynağa sahip olacaklar.

e-öğrenme, botlar, hologram
⦁ Dijital devrim, özellikle daha uygun fiyatlı çevrimiçi eğitimde yeni rakipler yaratıyor. Dünyada, e-öğrenmenin 2018-2024 arasında yıllık yüzde 7,5 ilâ 10,5 oranında büyümesi bekleniyor. Birçok geleneksel üniversitenin organizasyonel olarak bu sisteme geçemeyeceği, çoğunun da kültürel anlamda buna isteksiz olduğu görülüyor. Bu tablo rakipleri daha güçlü hale getirecek.
⦁ Kurslar bugüne kadarki kurgunun aksine teknoloji yardımıyla öncelikle dijital sunulacak şekilde tasarlanacak ve yüz yüze eğitimde insanla desteklenecek.
⦁ Yazılı metin ve sunumlara eşlik eden video, karma gerçeklik ve simülasyonların yanı sıra hologramlar da eğitimin parçası olacak.
⦁ Her konu için akıllı botlar; gelişmiş öğrenme analitiği tarafından izlenen, geniş ölçekte kişiselleştirilmiş öğrenme imkânı sağlayacak. Öğrenciler bu deneyimi yaşamak için evden ayrılmak zorunda kalmayacaklar.

Karaçar: “Artık bir dönemin sonuna geldik”


Raporun yüksek öğrenim ve ülkelerin sosyo-ekonomik gelişimi arasındaki bağlantının geçmişini ve geleceğini anlattığını söyleyen KPMG Türkiye Kamu Sektör Lideri Alper Karaçar, “2. Dünya Savaşı’ndan bu yana yüksek öğrenim, elit bir sistemden kitlesel veya yüksek katılımlı bir sisteme geçişin olağanüstü bir büyüme hikâyesidir. Bu genişleme; hayatın zenginleştirilmesine, ulus inşasına, sosyal refaha ve teknolojik ilerlemeye büyük katkı sağladı. 1990’dan sonra özellikle Kanada, Avustralya, İngiltere ve ABD uluslararası eğitimde kendi başına bir sektör haline geldi. Ancak, bu dönemin artık sonuna geldik. Artan maliyetler ve hükümetlerin de öğrencilerin de bu maliyetleri karşılamaya isteksiz oluşu üniversiteleri bir noktaya getirdi. Pandemi ise bu noktayı hızla ileriye attı” dedi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ