Makine Haber

Dinamo ve Innoway Danışmanlık, otomotiv ve makine üretim sektörüne özel finansal çözümler oluşturacak

Otomotiv ile makine üretim sektörüne yönelik yurt içi ve yurt dışı projelerin finansmanı ile satın alma ve birleşme işlemlerinin gerçekleştirilmesine yönelik iş birliği anlaşması imzalayan Dinamo ve Innoway Danışmanlık, her iki sektöre hitap edecek özel finansal çözümler oluşturacak.

  • 21 Aralık 2020
Dinamo ve Innoway Danışmanlık, otomotiv ve makine üretim sektörüne özel finansal çözümler oluşturacak

Özkan ÖZÇELİK

Dinamo ve Innoway Danışmanlık, otomotiv ile makine üretim sektörüne yönelik yurt içi ve yurt dışı projelerin finansmanı ile M&A (satın alma ve birleşmeler) işlemlerinin gerçekleştirilmesine yönelik stratejik iş birliği anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında; İstanbul ve Toronto’da ofisleri bulunan, proje finansmanı ve M&A işlemlerinde uzman olan Dinamo Danışmanlık’ın finansal piyasalardaki yetkinlikleri ile otomotiv ve makine üretim sektöründe uzmanlaşmış Innoway Danışmanlık’ın söz konusu alanlardaki deneyim ve birikimleri, yatırım projelerinin en verimli şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla yatırımcıların hizmetine sunulacak.
Hem söz konusu iş birliği anlaşması, hem de bahsi geçen iki sektörde yaşanan gelişmeler konusunda; Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran ve Innoway Danışmanlık Kurucusu Süheyl Baybalı ile okuyucularımız için geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

– Dinamo Danışmanlık’ın kuruluş hikâyesi ve faaliyet alanlarından bahseder misiniz?
Fatih KURAN: 2006 yılında İstanbul’da kurulan Dinamo Danışmanlık Ltd. Şti., 2016’da aynı ortaklık yapısı ile ‘Dinamo Consulting Inc.’ olarak Kanada’da da şirketleşti. Proje ve yatırım finansmanı, kamu özel ortaklıkları (PPP), şirket satın alma ve birleşmeleri (M&A), nakit akışı ve şirket finansal yönetimi ile ilgili danışmanlık ve eğitim hizmetleri veriyoruz. Türkiye’de yerleşik bankaların ve leasing şirketlerinin hemen hemen tamamı ile pek çok yerel ve çok uluslu şirketler hizmet verdiğimiz kurumlar arasında yer alıyor.
Proje finansmanı ve M&A işlemleri ile ilgili hassasiyet ve stres testlerini de içeren finansal modelleri, kapsamlı finansal fizibilite raporlarını hazırlayıp, risk analiz ve yönetimini gerçekleştiriyoruz.
Bugüne kadar Türkiye’nin yanı sıra; Kanada, İtalya, Almanya, Portekiz, Litvanya, Romanya, Abu Dhabi, Dubai, Katar, Ürdün, Lübnan, Ukrayna, Sırbistan, Irak, Senegal, Mali, Pakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’daki projelerde danışmanlık hizmetleri verdik. Dinamo ayrıca, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Coop modeli ile PPP ve Mega Projeler Programı’nın düzenleyicisidir.

– Innoway Danışmanlık’ın kuruluş hikâyesini ve faaliyet alanlarını anlatır mısınız?


Süheyl BAYBALI: Innoway Danışmanlık, kurucularının 35 yılı geçen otomotiv sektörü tecrübe ve birikimlerinin aktarılması ve paylaşılması için kuruldu. Bu hedef ile Şubat 2020’de resmen faaliyete geçen şirketimiz, değişmekte olan otomotiv eko-sistemini yakından takip ederek; ABD, Avrupa, Çin ile Türkiye arasında teknoloji transferine ve ticari iş birliklerine destek oluyor.
Hareketlilik (mobility), akıllı şehirler (smart cities), bağlantılı-otonom-paylaşımlı ve elektrikli araçlar (CASE) ve dijital dönüşüm üzerinde çalışmalar yürütüyoruz.
Mega şehirlerde giderek çoğalmakta olan hareketlilik (mobility), sera gazı (GHG) kökenli problemlere çözümlerin üretilmesi, yeni nesil hizmetler ve akıllı şehir uygulamaları için üniversiteler, araştırma kurumları, sanayi, kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından ortak projelerin (PPP) yapılmasını destekliyoruz. Ayrıca, Türkiye ile Çin arasında teknoloji transferine özel önem veriyor ve ‘Tek Yol, Tek Kuşak’ (OBOR) Projesi kapsamında iş birliklerinin oluşmasını destekliyoruz.

– Her iki firmanın otomotiv ve makine üretim sektörlerine yönelik iş birliği yapmalarının sebebi nedir?
Süheyl BAYBALI: Her iki sektörde önemli değişimlerin yaşanmakta olduğu açık. İşletmelerin bugün sürdürülebilir üretim ve satış yapmaları gerekirken, yenil nesil ürün ve teknolojiler ile yarına hazırlık yapmaları gerektiği tüm araştırmalarda görülüyor.
Dijital dönüşüm ile AB tarafından yayınlanmış ve 2025-2030 yılları içinde devreye alınacak yeni emisyon standartları, üretim araçlarının ve motorlu taşıtların; çok daha verimli, çevre dostu, birbirleri ile haberleşebilen; yapay zeka, sanal gerçeklik vb. yeni nesil teknolojilerle donatılmış olmasını gerektiriyor.

Fatih KURAN: Değişimin ivmesinin orta ve uzun vadede daha da artması bekleniyor. Bu nedenle, yeni çağa adapte olmak için şirketlerin çok daha fazla yatırım yapmaları ve yeni projelere imza atmaları bekleniyor. Ayrıca, şirketlerin ölçek ekonomisinin avantajlarından faydalanmak ve Ar-Ge harcamalarından daha fazla verim sağlamak için satın alma veya birleşmeler yolu ile güçlerini artırma ihtiyacı içinde olacaklarını düşünüyoruz. İşte bu ortamda; söz konusu sektörleri çok yakından tanıyan ve ihtiyaçlarını çok iyi bilen Innoway ile proje finansmanı ve M&A konularında uzmanlaşmış Dinamo’nun iş birliğinin, sektörlerin ihtiyacı olan finansal çözümleri üretmekte yatırımcılara önemli avantajlar sağlayacağına inanıyoruz.

– İş birliği anlaşmasının detayları hakkında bilgi verir misiniz?
Fatih KURAN: İş birliğinin kapsamını ‘yurt içi’ ve ‘yurt dışı’ olarak ayırabiliriz. Yurt dışında yatırım yapmayı planlayan veya ortaklık arayışında olan şirketler için Avrupa, Kuzey Amerika ve Uzak Doğu başta olmak üzere hizmet veriyoruz. Yurt içinde ise, uzun vadeli finansman kaynaklarına ulaşım, yurt dışından ortak bulma ile yerel şirket satın alma ve birleşmelerinde bütünleşik danışmanlık hizmetleri sunuyoruz.

– Anlaşma söz konusu sektörlerde faaliyet gösteren firmalara ne tür avantajlar sağlayacak?
Süheyl BAYBALI: Daha önce ele aldığımız tüm gereklilikler önemli finansal kaynaklar gerektiriyor. İşletmelerin yapılarının, stratejilerinin, teknoloji yol haritalarının incelenmesi ve doğru finansal modellerin önerilmesi (proje finansmanı, yatırımların finansmanı, satın alma, birleşme, iş birlikleri vb.) gerekiyor. Bu yönde yapılacak çalışmalarla, işletmeler geleceğe yönelik planlamalarını da tamamlamış olacaklar.

Fatih KURAN: Amacımız; finansal olarak gerçekleştirilebilir (bankable) projelerin risk seviyelerini azaltmak sureti ile bankalar tarafından finanse edilebilirliğini geliştirmek ve daha uygun koşullarla borçlanmasını sağlamak. Sektörel bazda bilgi birikimlerimiz ve tecrübelerimizle, özellikle ‘risk analizi ve yönetimi’ konusunda fark yaratmaktayız ve hizmet verdiğimiz projelerin kârlılıklarını ve değerlerini geliştirmekteyiz. Ayrıca, proje nakit akışına uygun yapılandırılmış kredi geri ödemeleri sağlanmasına destek olmak sureti ile sürdürebilirliğini sağlıyoruz. Finans kurumları ile müzakerelerin başlangıcından proje ile ilgili fon temin edilmesine ve takip aşamasına olan kadar sürecin tamamında finansal danışmanlık hizmetleri veriyoruz.

– Pandemi döneminin her iki sektöre ne tür yansımaları oldu?
Süheyl BAYBALI: TİM verilerine göre; makine sektörü Ocak-Kasım döneminde 6,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Sektörün ihracatında 2019’un aynı dönemine göre yüzde 5,4 oranında düşüş yaşandı.
Otomotiv sektörüne baktığımız zaman, Ocak-Kasım döneminde sektörün ihracatı 22,7 milyar dolar olarak gerçekleşirken; 2019’a göre yüzde 18,9’luk bir düşüş yaşandı. Otomotiv ana sanayiinin ihracatı yüzde 21,9 azalırken; otomotiv tedarik sanayiinin ihracatı da yüzde 13,8 azaldı. Otomotiv ana sanayii üretiminin yüzde 13 azaldığı ise OSD tarafından açıklandı.

– Pandemi döneminin satın alma ve birleşme işlemlerine yansımaları hakkında neler söylersiniz?
Süheyl BAYBALI: Bu konuda 2020 için veri paylaşmak oldukça zor diye düşünüyorum. 2009-2019 verilerini (Deloitte) aşağıdaki gibi yorumlayabiliriz:

2012’de son 11 yılın en yüksek seviyelerine ulaştıktan sonra, söz konusu işlemlerin 2015 sonrasında ciddi bir düşüş eğilimine girdiği görülüyor. Otomotiv ve makine sektörlerindeki gelişmeler dikkate alındığında, şirketlerin strateji planlarına iş birliklerini almaları gerektiğini daha önce açıklamıştık. Bu noktada düşmekte olan ilgi ile birlikte, şirketlerin teknoloji iş birlikleri için daha fazla taviz vererek büyüme planlarını hazırlamaları veya gözden geçirmeleri gerektiğini anlıyoruz.

Diğer taraftan, son yıllarda yapılan yatırımların yüzde 50’den fazlasının doğrudan yabancı yatırımlar olduğu da görülüyor. Teknoloji iş birlikleri için bu açıdan bir fırsat olduğunu söylememiz de mümkün.

– Şirket birleşmeleri işletmelere ne tür avantajlar sağlıyor?
Süheyl BAYBALI: Gördüğümüz kadarıyla, satın alma veya birleşme tamamlandıktan sonraki 24 ay içinde, şirketin sektör ortalamalarına göre daha fazla değer yaratması en önemli konu olarak ele alınıyor. Sanırım bu farklı şekillerde gerçekleşiyor. Maliyetler düşebilir, pazar büyütülebilir, satış fiyatı dengelenebilir vb.

Fatih KURAN: Ayrıca, maliyetlerin azaltılması, üretim-satış-dağıtım gibi alanlarda ölçek ekonomisinin sağladığı faydalar nedeni ile daha verimli süreç yönetimi de avantajlar arasında sayılabilir.

– Firmaların yatırım yapmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel destek almalarının önemi hakkında neler söylersiniz?
Fatih KURAN: ‘Proje finansmanı’ özel uzmanlık gerektiren bir konu. Yapılacak olan projenin değerlendirmesi ile başlayan süreçte risk analizi ve yönetimi; projenin yatırımcı açısından kârlılığını, değerini ve sermaye geri dönüş süresini belirliyor. Öte yandan, finansal kuruluşlar tarafında uygun koşullar ile finansman sağlanabilmesi de, projenin nakit akışının gücüne ve tahmin edilebilirliğine bağlı. Bütün bu faktörler, projenin finanse edilebilirliğini ve bankabilitesini belirliyor. Uzman danışmanlar ile çalışma kültürüne sahip yatırımcılar, bu karmaşık ve yorucu süreci çok daha hızlı ve doğru bir şekilde geçip, cazip finansman imkânlarına çok daha kolay ulaşabilirler. Diğer taraftan, kâğıt üzerinde başarılı olan; ancak yapılabilirlik çalışmaları yetersiz kaldığı için finansman sağlayamamış ya da yanlış borçlanmış çok sayıda projede kötü örnek mahiyetinde mevcut.

– Satın alma, birleşme ve yatırım kararları alırken sıklıkla yapılan hatalar neler?
Süheyl BAYBALI: Sıklıkla yapılan hatalar yerine dikkat edilmesi gereken konular olarak ele alırsak olumlu taraftan yaklaşmış oluruz. 2020’de PwC tarafından yayınlanmış dosyadaki açıklamalara göre, satın alma ve birleşmeler ile ilgili en önemli konular aşağıdaki gibi sıralanıyor:
⦁ Stratejinin bir parçası olmalı ve uzun vadeli hedeflere odaklanmalı,
⦁ Mevcut işletmenin tüm alanlarına değer katıp-katmadığı hazırlanacak detaylı bir plan ile incelenmeli,
⦁ Çalışanlar ve kültürel etkileşim, planın en önde gelen unsurlarından olmalıdır.
⦁ Kritik personelin çalışmalara dâhil edilmesi ve nasıl bir değer katacağının açıklanmalıdır.
⦁ Ayrıca, entegrasyona kaynak ayrılmasının başarının önemli etkenlerinden biri olduğu da anlaşılmaktadır.

– Türkiye’de firmaların satın alma, birleşme ve yatırım kararları alırken profesyonel destek almak konusundaki bakış açıları hakkında neler söylersiniz?
Fatih KURAN: Bu konuda gelişim alanı bulunmasına rağmen, satın alma ve birleşmeler konusunda danışmanlık alma kültürünün diğer alanlara göre daha oturmuş olduğunu ifade edebiliriz.

– Dünyada ve Türkiye’de otomotiv ile makine üretim sektörlerinde önümüzdeki dönemde birleşme ve satın almalar konusunda ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?
Süheyl BAYBALI: Beklentileri üçüncü soruya verilen cevaplar doğrultusunda yanıtlamak doğru olur:
⦁ Geleneksel (konvensiyonel) ürünlere yönelik pazarlar daralacak,
⦁ Yeni teknolojiler hızla devreye alınacak,
⦁ Şirketler bu değişime ayak uydurmak zorunda kalacaklar.
Bu durumda şirketlerin üç yolu var:
⦁ Kendileri yeni teknoloji üretmek üzere çalışmalarını artıracaklar (ancak bugün başlarlarsa muhtemelen geç kalmış olacaklar),
⦁ Küçülecek ve belki de satılacaklar,
⦁ İş birlikleri yaparak teknoloji ve pazara ulaşacaklar.
İş birliklerini sadece belli boyuttaki şirketlerle yapmak yeterli olmayacaktır; aynı zamanda start-up ve scale-up’lar için kaynak ayırmak zorundalar.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ